ZULTANİT TAŞI
ÖZELLİKLERİ
24 Mart 2016 Perşembe
17 Mart 2016 Perşembe
TÜRKİYE’NİN DEĞERLİ
TAŞI ZULTANİTE
11 Mart 2016 Cuma
HOPE ELMASI
LANETLİ ELMASIN GERÇEK HİKAYESİ
‘’ Ve lanet sonsuza dek senin üzerindedir ‘’. Birçok insanın gözünde bu şiirin sözleri ünlü Hope elması ifade eder. Meşhur Hope elması safir gibi koyu mavi rengi ile tanınır, ama her şeyden önce talihsizlik getiren bir taş olarak bilinir. Peki, bu taş gerçekten kötü şans getirir mi? Onun bütün sahipleri aniden veya kötü bir şekilde öldü mü? Vereceğimiz cevap sizde hayal kırıklığı yaratabilir, ancak Hope elması sahiplerine talihsizlik getirmedi ve kesinlikle onların erken ölümüne sebep olmadı. Lanetli elmasın sahiplerinden birçoğu uzun bir hayat yaşadı ve taşı çevreleyen kötü efsaneleri bazı kişileri tarafından belirli amaç için icat edilmişti.
1804 yılında Fransız Meclisi savaş sırasında işlenen tüm suçları için af yasasını çıkardı ve mavi elmas Fransız Hükümetinden çalınan saray eserinden İngiliz tüccarların elindeki değerli mal varlığına dönüşmüştü. 1792-1812 arasındaki 20 yıl mavi elmas tarihindeki en gizemli yılları olarak kabul edilir ve onun yeniden kesilme koşulları hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Büyük olasılıkla İngiliz taş ustası John Françillon ve elmas tüccarı Daniel Eliason bu işlemi o dönemin en önemli taş kesim merkezi olan Amsterdam’da gerçekleştirdi. 1839 yılında Henry Philip Hope mavi elmasın yeni sahibi olarak ortaya çıktı. Henry Philip Hope ve ağabeyi Thomas Hope birçok ülkeye kredi veren Hope&Co. bankasının sahipleriydi. Henry Philip Hope mavi elması John Eliason’un varislerinden satın aldığını tahmin ediliyor. Henry Philip Hope hiç evlenmedi ve öldüğünde tüm mirasını yeğenlerine bıraktı. Artık Hope elması olarak bilinen mavi elmasın yeni sahibi yeğenlerinin en büyüğü Henry Thomas Hope onu 1851 yılında Londra’da Crystal Palace Sergisinde ve 1855 yılında Paris’te Dünya Sergisinde sergiledi. Henry Thomas Hope dönemi Hope elmasının en sakin dönemi olarak kayda geçti ancak bu taşa kötü özellikleri vermeye hazır olanlar Thomas Hope’un (54) nispeten erken yaşta öldüğünü işaret edebilir. Thomas Hope’un kızı Henrietta Adela 1887 yılında Hope elmasını en küçük torunu olan Lord Henry Francis Hope’a miras bıraktı. Lord Henry Francis Hope kumar sevgisi yüzünden sürekli maddi zorlukları çekiyordu ve 1895 yılında tamamen iflas etti. 1901 yılında Lord Henry Francis Hope mavi elması New Yorklu bir elmas tüccarına sattı ve böylece Hope elması ona adını veren ailenin elinden tamamen çıkmıştı. Lord Henry Francis Hope 1928 yılında 72 yaşındayken öldü. Bir sonraki dönemde Hope elması hakkında iddia edilen tuhaf ve korkunç olayların dizisi başlıyor. Jacque Colot adında bir Fransız broker Hope elması satın aldıktan sonra aklını kaybedip intihar ettiğini iddia ediliyor. Rus Prensi olarak tarif edilen Prens İvan Kanitowsky Hope elması aktris Folies Bergeres’e hediye etti ve güzel aktris ertesi gün taşı taktığında Prens tarafından vuruldu. Bir Yunanlı kuyumcu mavi elması Türkiye Sultanına sattıktan sonra eşi ve çocuğu ile araba kazasında öldü. Bunun gibi daha bir çok hikaye bulunabilir ancak bu tür olayları destekleyecek hiçbir kanıt yoktur.
Bayan McLean torunlarının en küçüğü 25 yaşını doldurana kadar tüm değerli eşyalarının satılmamasını vasiyet etti. Onun ölümünden iki yıl sonra mahkeme ailenin devlete karşı borçlarını ödemek için mücevherleri satmayı izin verdi. Mücevherlerin satılma ihtimali haberlere çıkınca Hope elmasının birçok alıcısı çıktı ancak 1949 yılında Harry Winston açıklanmayan para miktarı ödeyerek Bayan McLean’in tüm mücevher koleksiyonunu satın aldı. Bay Winston görünüşe göre elmasın sahiplerine getirdiği laneti hakkında pek endişe etmiyordu çünkü onu defalarca Atlantik üzerinden taşıdı ve özellikle bununla ilgili bir hikaye anlatmayı çok seviyordu. Bay Winston, eşi ve iki çocuğu ile Lizbon gezisinden Amerika’ya geri dönerken iki ayrı uçağı ile dönmeyi karar verdiler. Bayan Winston New York’a gitmek için Cuma günkü uçağına binecekti, Bay Winston ise ertesi günkü uçağı ile gelecekti. Cuma gününde Bayan Winston’un uçağı planlandığı gibi kalkış yaptı ve her zamanki yakıt ikmali için Azor adalarında indi. Uçağın motorundaki küçük sorun iki saatlik gecikmeye neden oldu ve Bayan Winston’un yolcuların arasında olma gerçeği kısa sürede belli oldu hatta bir yolcu yolculuğa artık devam edemeyeceğini söyleyerek uçağa binmeyi reddetti. Ertesi gün Bay Winston eşinden bir telegram alarak her şeyin yolunda olduğunu öğrendi ve uçağa binerken yandaki koltuğu boş görünce çok sevindi. Azor adalarına indikten sonra Bay Winston yanındaki boş koltuğunun artık boş olmadığını öğrendi. Yeni yolcu lanetli elmas sahibinin eşi ile aynı uçakta seyahat etmekten nasıl kurtulduğunu anlatıyordu. Yolcu sürekli konuşuyordu ve herkesi rahatsız ediyordu özellikle o uçağın güvenli bir şekilde yere inip inmediğini merak ediyordu. Bay Winston bunu duyunca yolcuya eşinden aldığı telegramı uzattı. Yolcu şaşkın bir şekilde Bay Winston’a baktı ve bir daha ağzını açmadı. Harry Winston döneminde Hope elması binlerce kilometre seyahat etti ve transit sırasında bir milyon dolara sigortalandı, ayrıca sergilenirken milyonlarca dolar bağış topladı. Kasım 1958 yılında Harry Winston Hope elmasını Smithsonian Müzesine bağışladı. Bugüne kadar Hope elması sadece birkaç kez Smithsonian müzesini terk etti. 1962 yılında Fransa Louvre Müzesindeki sergi için. Bu sergide mavi elmas 14. Louis’in diğer mücevherleri ile yüzyıllar sonra yeniden bir araya geldi. 1965 yılındaki Güney Afrika’daki Johannesburg sergisi için. Hope elması Güney Afrika’ya gelince De Beers Araştırma Laboratuvarının üst düzey yetkilileri elmasa bilimsel inceleme yapmayı başardı. Diğer tüm doğal mavi elmasları gibi Hope elması en nadir tip IIb grubuna ait olduğunu tespit edilmiştir. Bu tarihi 45.52 karatlık elmasın ölçüleri: en – 21.76mm, uzunluk- 25.60mm ve derinlik 12.00mm, ayrıca Hope elmasının nispeten kalın kemeri ve oldukça geniş bir culeti var. GIA enstitüsü Hope elması VS1 berraklık derecesi ve Fancy Deep grimsi mavi renk seviyesi olarak derecelendirdi.
9 Mart 2016 Çarşamba
MART AYININ ŞANS TAŞI
AKVAMARİN
Akvamarin
taşı denizin derin mavisinden gökyüzünün açık mavisine kadar olağanüstü güzel
mavi renk tonlarını sunar. Büyüleyici, berrak ve ışıltılı akvamarin hemen hemen
her kadının ten ve göz rengine uyum sağlar. Tüm mücevher tasarımcıları ve
sanatsal taş kesim ustaları akvamarinin ince mavi tonlarından esinlenerek eşsiz
parçaları yaratırlar. Akvamarin uyum, dostluk ve güven duyguları uyandırır ve
bu güzel duyguların temelinde sonsuz gökyüzünün ve hayat veren suyunun
enerjileri yer alır. Akvamarine baktığınızda bazen gerçekten de okyanusun
berrak mavisini yakaladığınızı düşünürsünüz. Bu nedenle bu taşın adı Latince
Aqua (su) ve Mare (deniz) kelimelerden geliyor ve güneşli bir yerde suya
konduğunda kendi güçlerini en iyi şekilde geliştirdiğine inanılır. Ayrıca eski
zamanlarda akvamarin mutlu evlilik, neşe ve zenginlik getiren bir taş olarak
sayılırdı.
Akvamarin
en iyi bilinen taşlardan biridir ve neredeyse yakut, safir ve zümrüt kadar
popüler. Aslında zümrüt ve akvamarin beril ailesinin en değerli üyeleridir
sadece akvamarin zümrüde göre hemen hemen hiç kapanımları içermez. Moh’s
skalasındaki 7.5 – 8 puanlık sertlik derecesi onu çizilme riskine karşı büyük
ölçüde korur. Akvamarin benzersiz mavi rengini demir elementinden alır ve bazı
örnekleri mavimsi yeşil tonları gösterirler, ancak akvamarinin rengi ne kadar
derin olursa değeri de o kadar artar. Akvamarinin çeşitli renk tonları güzel ve
melodik isimleri taşırlar. Örneğin Brezilya’nın Santa Maria de İtabria
madeninden çıkan çok nadir yoğun mavi taşlara ‘’Santa Maria’’ adı verilir.
Benzer renk özellikleri gösteren Mozambik akvamarinlere ‘’Santa Maria Africana’’
adı verildi. Brezilya’daki Espirito Santo eyaletinde çıkan çok yoğun renkli
olmayan taşlara ‘’Espirito Santo’’ adı verilir. Bir tane güzel akvamarin tonu
1954 Brezilya güzellik kraliçesi Martha Rocha’nın ismini bile almış. Sadece bu
ilginç isimlere bakarak Brezilya’nın ne kadar önemli akvamarin kaynaklarına
sahip olduğunu hemen anlarsınız. Dünya pazarındaki akvamarin taşının çoğunluğu
bu ülkeden geliyor ancak bu taş aynı zamanda Zambiya, Nijerya, Madagaskar,
Mozambik, Afganistan ve Pakistan’da bulunur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)